DR BARAN’IN ÖLÜM EMRİNİ VEREN KATİL ABDULLAH ÖCALAN’DIR, PKK’DIR. SAVAŞ SUÇLULARI YARGILANMALIDIR.
Ismailo DEMENIZ
(İsmail Kılıç)
Berlin, 12.03.2015
http://www.dralikilic.wordpress.com
http://www.petition1938dersim.wordpress.com
Bundan 21 Yil önce 12 Mart 1994 tarihinde GOLA DÊSIM’in Kalbinde Abdullah Öcalan’ın direkt emriyle Dr. BARAN alçakça katledildi. Berxwedan ile Serxwebun dergilerinde olayın çözümlemesini yapan Abdullah Öcalan Dr Baran’ın adını vermeden, ”o adam düşman ile zımmi temelde anlaşmıştı” diyordu. Öcalan «Dersim’de Dr Baran intihar etmiş, bu çok kuşkulu bir ölüm, büyük ihtimalle devletle-oradaki Türk askeri birimleriyle anlaşma halindeydi. Onlar Baran’a dokunmıyordular, kafileler halinde kendisini büyük arabalarla ziyarete giden halka güvenlik görevlileri bir şey demiyordu, tutuklamıyorda, yerini bilmelerine rağmen O`na yönelik bir operasyonda yok, devletle bağlantısını sağlıyan bazı unsurlarda mevcut, yaptıkları açığa çıkacak diye kendini imha etti, dikkat ediniz devletin oradaki bir rütbeli askeride aynı şekilde imha olmuş. Bura da çok şeyler anlamak gerekir» diyordu. Oysa PKK MİT tarafından kurulmuştu. Düşmanla anlaşan, işbirliği içinde olan, düşman için çalışan bugün de MİT’in emrinde ajan görevlerini yerine getiren Abdullah Öcalan’dır. ” Devrimin Dili ve Eylemi“ adlı kitabında Öcalan MİT’in PKK ‘yi nasıl kurduğunu açıklıyordu. Düşmanla açıkça işbirliği yapan MİT ajanı Abdullah Öcalan’dır. 1993’de TC ile “Ateş kez” ilan eden, TC ile anlaşan onun emrinde çalışan Abdullah Öcalan’nın kendisidir.
Dr BARAN’IN ÖLÜM EMRİNİ VEREN KATİL ABDULLAH ÖCALAN’DIR, PKK’DİR.
Abdullah Alpdoğan sömürgeci geleneğinin devamcısı Abdullah Öcalan’ın direkt emriyle Islah edilmiş yerli İşbirlikçi Abdullah Öcalan’ın tetikçisi Ekrem (Hıdır Sarıkaya) tarafından öldürülmüştür.
- Mart 1994 Gola Dersim’in kalbinde alçakca katledilen Dr. Baran’ın Anısına.
Dr. Baran,12 Mart 1994’de Dersim’de TC sömürge valisi Abdullah Alpdoğan geleneğinin devamcısı olan Abdullah Öcalan’ın direkt emriyle tetikçi Ekrem (Hıdır Sarıkaya) tarafından alçakça katledildi.
İlkin Dr Baran PKK MK ve ARGK askeri konsey üyesidir. Elif Orhan’a göre « PKK’nın önde gelen isimlerinden Tunceli bölge sorumlusu Doktor Baran kod adlı Müslüm Durgun 12 Mart 1994 günü Tunceli ilinin kuzey batısındaki Yılan Dağı bölgesinde “Öcalan’a muhalefet etmek, örgüt talimatlarına uymamak” gerekçesiyle PKK lideri Öcalan’ın emriyle boğdurularak öldürüldü». Avukat Hüseyin Aygün ise «Baran’ı ‚güneyden‘ Dersim’e gönderenlerin projesi iflas etmişti, olan oldu: Fatura yine bir Dersimliye, Baran’a çıktı, nasıl oldu hala sırdır: Aliboğazında kaldığı örgütün en sıkı korunan sığınağı olan bir mağarada belindeki el bombası birden patladı, Baran hemen öldü, örgüt ‚intihar etti‘ dedi, ailesi de, halkı da, hatta çok sayıda PKK’li de inanmadı,» diyor.
O halde Dr Baran intihar etmedi peki kim nasıl boğdu? Hangi talimatlar? Otopsi niçin yapılmadı? Öcalan «bu çok kuşkulu bir ölüm,büyük ihtimalle devletle-oradaki Türk askeri birimleriyle anlaşma halindeydi.» Böylece suçu üstünden atıyor.
Bu sorun bugüne kadar uluslararası ceza hukuku açısından Dersim de işlenen savaş ve jenosid suçları yargılamayı Mahkemesi gündemine getirilmedi. TC ve PKK savaş suçlarını işleyen ve yüzlerce kişiyi kurşuna dizen Abdullah Öcalan ve tetikçileri yargılanmadı. PKK, TC gibi aynı yöntemlerini kullanarak Ekrem kodadlı Hıdır Sarıkaya ekibine dokunmadı. Dersim’deki hukuk kurumları, PKK ve TC’nin işlediği suçları uluslararası hukuk organlarına iletmedi. İnsan Hakları ve Barolar, hem savaşın yıkıntılarına, hem doğanın tahribine, hem de işlenen savaş suçlarına karşı sessiz kaldılar. Kimi kesimler sömürgeci sömürüye ortak oldu, sahte belgelerle barajlardan sular altında kalan topraklardan zenginliklerinden yararlandılar siyasal işbirliklerini bu soygun üstüne inşa ettiler. Onu devam ettirdiler. Dersim tarihine kara bir leke gibi düşen bu cinayet Türk ve Müslüman işgalci sömürgeci TC devlet geleneğini sürdürenlerin hizmetindeki Islah edilmiş çetelerin Dersimliler’e ihanetinin yeni bir halkasıydı.
Niçin Dr Baran’ın 12 Mart 1994 de öldürüldü? TC işbirlikçisi ajanı Abdullah Öcalan’a MİT’ten kendisine verilen bir tarih miydi? NATO ve Avrupa Konseyi üyesi Osmanlı ve TC 1915 Ermenilerin jenosidcisi 1921 Koçgiri, 1925 Şeyh Said, Assyro Keldanilerin katliamcısı 1936-1938 Dersim Jenosidinin sorumlusu Osmanlı ve TC devletinin emperyalist çıkarları savunmak için seçilmiş bir tarih miydi? Neden PKK 5. Kongresi Öcalan’a göre “düşmanla zimmi temel anlaşan” Dr Baranı “devrim şehidi” olarak ilân etti? Niçin cesedi verilmedi? Niçin “Devrim şehidi”nin mezarı yok? Üzerinden 21 sene geçmesine rağmen Dr. Baran’ın cesedini hala ailesine iade etmeyen Abdullah Öcalan ve infazcılarının PKK’sı ile Mustafa Kemal ve Abdullah Alpdoğan’ın zihniyetleri arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. „TUNCELİ KANUNU“ denilen kanunsuzlukla Elazığ Buğay meydanında asılan büyük Dersim önerderlerinin bedenleri de bu güne kadar ailelerine iade edilmemiştir. Bu insanlığa karşı işlenmiş savaş suçudur bir jenosid suçudur.
BU BİR HAYSİYET SORUNUDUR. İSTER PKK’NİN İÇİNDE, İSTER DIŞINDA OLUN, HER ONURLU DERSİMLİ BİLDİĞİNİ DERSİM HALKINA, KAMUOYUNA ANLATMAK ZORUNDADIR.
Dersimin onurunu Türk işgalcilerine karşı müdafaa eden Bahtiyar aşiretinin değerli önderi SAHAN AĞA’nın kafasını gövdesinden ayırıp Abdullah Alpdoğan’a teslim eden LAZÊ PİRÇOY ile ALİŞER ile savaşçı ZARİFE HANIM’ın başlarını kesen Rayver Dersimin onurunu sömürgeci faşist TC isgalcilerine hizmet olarak sunanlarla, TC sömürgecilerine karşı Dersim halkının değerli önderlerinden biri olan Dr. BARAN’ın kafasını gövdesinden ayırıp Abdullah Öcalan’a teslim eden „ıslah edilmiş “ infazcılardan EKREM kod adlı HIDIR SARIKAYA arasında hiç bir fark var yoktur. Dr. Baran’ın birinci derecede katili o Abdullah Öcalan’dır, onun tetikçisi „Islah edilmiş “ Ekrem kod adlı Hıdır Sarıkaya’dır. Hıdır Sarıkaya PWD sayfasında „Peygamberlerin İşleri!“ makalesinde dönemin sadece birkaç cinayetini yüzeysel olarak dile getirme cesareti göstermiştir. Peki ama Hıdır Sarıkaya bu makalesinde ikinci derecede sorumlusu olduğu Dr. Baran’ın katledilmesi olayına neden hiç değinmiyor? Neden Abdullah Öcalan’ın emirleri ve direktifleri doğrultusunda kendisi ve ekibinin islemiş olduğu bu cinayetin ve bildiği ötekilerinin ayrıntılarını açıklama sorumluluğu duymuyor.
SUÇLULAR YARGILANMALIDIR.
Açıkçası suçlular 21 yıldan beri işledikleri suçlardan hiç bir yargı önüne getirilmediler. Sorun yerel ve bölgesel olmaktan çok, uluslararası hukuk sorunudur.
TC yöneticileri olduğu kadar PKK yöneticileri başta Öcalan olmak üzere işlediği savaş ve jenosid suçlarından ötürü uluslararası Ceza Hukuku gereğince yargılanmalıdırlar.
Bunun için
- Mahkeme savcısı, sadece mahkemenin söz konusu suçu ya da bireyleri yargılama yetkisi var ise; kurban ya da ailesini de içerecek şekilde herhangi bir kaynaktan gelen bilgiye dayanarak, işlenmiş bir ya da birden fazla suçun söz konusu olduğu bir durum hakkında soruşturma başlatabilir.
- Roma Statüsü’nü onaylayan devletler, sadece mahkeme yargılama yetkisini haizse, işlenen bir veya birden fazla suçun olduğu bir durumun soruşturulması için savcıdan talepte bulunabilirler.
- BM Güvenlik Konseyi, işlenen suçun bir veya birden fazla olduğu bir durumu soruşturması için savcıdan talepte bulunabilir. 1nci ve 2nci yöntemlerin tersine, suçlar Roma Statüsü’nü onaylamayan bir devletin topraklarında vuku bulmuş veya böyle bir devlet vatandaşı tarafından işlenmiş olsa bile BM Güvenlik Konseyi olayı savcıya bildirdiği zaman UCM yargı yetkisine sahip olacaktır.
Bununla birlikte, bu durumların her birinde bir soruşturma açılıp açılmayacağına ve soruşturma üzerinde temellenen hukuki onaya bağlı olan bir davanın açılıp açılmayacağına karar vermek, devletlerin ya da Güvenlik Konseyi’nin değil, UCM savcısının takdirine bağlıdır.
Ismailo DEMENIZ
(İsmail Kılıç)
Berlin, 12.03.2015